8 Mart 2011 Salı

Inferiority Complex


Dün, Gençerbirliği-Fenerbahçe maçındaydım. Etrafa hiç bulaşmadan sadece maçı izledim. Bir dolu da gözlemim oldu. Lakin, bilgisayar karşına geçip, ufak bir heyecanla da olsa maç sırasında düşündüklerimi yazacak şevkim dahi yok. Şu an hepsini pas geçiyorum. Ligin suyu çıktı, her zamanki gibi. Saha dışında tanımlanır oldu yine her şey. O yüzden yapılan her bir teknik değerlendirme anlamsız kalıyor bu sığ futbol muhabbetlerinin arasında.
"Balık baştan kokar" cümlesini tecrübe eder olduk sıklıkla. Üç kuruşluk beyni olan başkanlar, beyinleri beş para etmeyen başkanlara laf sokma çabasında. "Aşağılık kompleksi"nin doruklarında futbol maçları izlediğimizi zannediyoruz. Hakemler yine baş roldeler. Birlik olup, başarılı olanı dibe çekme derdindeyiz.
Her senenin bu dönemleri nefret ediyorum futbol liginden. "Marjinal fayda"m yerlerde sürünüyor adeta. En zoru da ne biliyor musunuz, bütün bunları yazarken karşınızdakine, fanatik olmadığınızı inandırmak zorunda kalmanız. Psikolojik vakalarız. Başlık da o yüzden...Ülkede taraftar olmak bile zor anasını satayım.

1 Mart 2011 Salı

Dokanma...

Erişimi engelleyenlerin aklına sıçayım...

Dostluk & Izmir

Onceliklle bu yaziyi Izmir insanini ovmek amaciyla yazmiyorum, Belki o yone kayabilir. Biraz da otobiyografi gibi bir sey olacak, o anlari yasamayan insanlar icin pek bir sey ifade etmeyecek.Fakat bu yaziyi yazmak icin bir daha boyle bir ortam ve boyle bir kafa yakalayamayabilirim. Sadece yazacagim seylerin kalici olmasi icin, bir sonraki Izmir`den donuste okuyup, en azindan benim icin anlam ifade etmesi icin yaziyorum. Bu yazinin cok fazla duygusallik altinda yazildigini da goz onunde bulundurarak okumanizi tavsiye ederim. Yalnizca kendi gozumden tasvir etmeye calisacagim. Turkce karakter kullanma imkanim olmadigi icin affinizi diliyorum, cok kucuk bir klavyede bu yaziyi yazdigim icin de imla hatalari olabilir, kusuruma bakmayin. Dedigim gibi sadece kendi gozumden, bugune kadar basima gelenlerin kucuk bir kismini anlatabilecegim, icinde cogu Izmir yazisinda deginilen siyasetin olmayacagi bir yazi olacak.

Lise 2`ye baslamadan onceki yaz Manisa`dan Izmir`e tasinacagimiz kesinlesmisti. Yillar boyu Manisa`da yasamis, tum guzel arkadasliklarini Manisa`da kurmus, oyle ki, Manisa`dan ayrilamayacak kadar cok Manisa`yi sevmis bir adamdim. Fikir sahibi olmayan biri icin anlamak zor ama oyleydi. Aileme Izmir`de ev tutmamak, okula Manisa`dan gidip gelmek, sirf Manisa`da ikamet etmek icin 2 ay boyunca her bakilan eve ”tu kaka” diyen bir adamdim. Zorla da olsa tasinmistik, icimde Izmir`e dair gram sevgi yoktu. Benim icin her zaman hafta sonlari gezmek amaciyla gelinen yer artik yasam yeri olmustu. Hatta, tasindigimizdan itibaren ilk 2 ay hafta ici en az 3 gun okul cikisi Manisa`ya gidiyordum. Kafamda hep ”buyuk sehir buyuk korku, kucuk sehir kucuk ask” mantigi vardi. Sansim, Manisa`dan cok sevdigim bazi arkadaslarimla Izmir`de ayni okulda olmakti. Onlar sayesinde biraz olsun bu sehre dair isteksizligimi atiyordum. Isin kotusu farkli siniflara dusmustuk. Bulundugum yere adapte olmak biraz istiyordum biraz istemiyordum. Derken siniftan bir cocuk bana gelip “Kardes, sen bu kadar lila pause yiyosun kilo almiyorsun, helal olsun” dedi. Bu adam sonra kardesimden ote oldu. Yine siniftan bir adam geldi ”Kardes, benim yanimda oturdugum adam caliskan, beni yaninda istemiyor. Sen en arkada yalniz oturuyosun, ben yanina geleyim senin” dedi. Bu adam da kardesimden ote oldu. Bunlar sayesinde bazi adamlarla tanistim yine okuldan, biri universitede ev arkadasim oldu, her derdimi her mutlulugumu paylasan, 5 sene boyunca kavga edemedigim adam oldu; digeri yasam tarzindan tut muzige, uykudan tut dusunce yapisina kadar her alanda ayni zevklere sahip oldugum adam oldu. Ben Izmir`i bu adamlarla tanidim, bu adamlarla sevdim. Baska bir yerde birlikte olsak, sehre duydugum sevgi bu olmazdi. Bu sehri bu adamlar sayesinde sevdim, Alsancak`ta bu adamlarla eglendim, Bostanli sahilinde bu adamlarla gitar caldim, Guzelyali`da bu adamlarla tavla oynadim, Goztepe`de bu adamlarla yilbasi kutladim, Narlidere`de bu adamlarla sarap ictim, Hatay`da bu adamlarla gece vakti buz gibi sogukta yurudum, Bocuk`te bu adamlarla icip derin muhabbetler dondurdum,Buca`da bu adamlarla kaldim, her guzel animda bu adamlar vardi. Sevdigim kizi burada sevdim, burada sevdigim kiz yuzunden bu adamlarla agladim. Onlar sevdikleri yuzunden, Bostanli`da,Alsancak'ta agladilar. Istanbul`a gittik, yine Biz olduk, ama biz Izmir`de daha bir Biz`dik. Bulundugumuz mekanlar bize hep daha Biz olmamizi sagladi. Hep kafamizda universiteyi birlikte Izmir`de okuma, birlikte daha bir Biz olma fikri vardi;olmadi. Simdi yuksek lisansi Izmir`de olmasa bile bir arada yapma fikri var; ama icimiz buyuk ihtimalle izmir olmayacagi icin buruk.

Anamin, babamin mutlulugu oldu bu sehir. Onlar bu sehrin mutlulugunu yasamam icin beni serbest biraktilar. Taksicisi gecenin bir vakti sirf muhabbet ettigimiz icin beni bostanliya bedavaya birakti, otobusteki herhangi biri bana param olmadigi icin kentkart basti. Sahilde bira toplayan dayi, bos bira sisesi olmamasina ragmen dertlesmek icin oturdu benimle muhabbet etti.

Ben Yavuz Cetin`i, The Doors`u, Led Zeppelin`i bu sehrin sahilinde sevdim. Bana sahilde bulasmayan tinerci yuzunden sevdim. Alsancak`ta arkadasima yumruk atan herif yuzunden bile sirf bize ani biraktigi icin sevdim. Sac-sakal birbirine karismis, pislik icinde oldugum halde otobuse girdigimde yanindaki bos koltuga oturmami isteyen teyze yuzunden sevdim. Gecenin 3unde bir basima sahilde tek basima otururken, telefonumda calan muzigi begenip benle icen cift yuzunden sevdim. Anami,babami yanimda bara goturup eglendirebildigim icin sevdim. Polisin bana atar yapmamasini, benimle muhabbet etmesini sevdim. Izmir`den ayrilmadan onceki son gece, denize karsi bana bunlari yazdirabilmesini sevdim.

Gittigim yer Istanbul, yani bu denli huzun olusturacak bir yer degil ama ne olursa olsun insanin icinde aci olusturuyor. Izmir, beni en cok eglendiren, en cok huzunlendiren yer. Her duyguyu, cok daha hisli yasamami saglayan yer.