26 Ağustos 2011 Cuma

Kutsal Çemberler


Aylardır elimde dolandırdığım, fakat bir türlü bitiremediğim kitabı yaklaşık olarak 12 saat süren ve uyuyamadığınız takdirde sizi sıkıntılara sokan bir Fethiye-İstanbul yolculuğu sırasında bitirmiş bulunmaktayım.

-İnceden spoiler içerir-

Kitaptan bir kaç alıntı;

"İçinde bulunduğumuz kültür, bir şekilde yenilgiyi kabulleniyor olmanın bizzat yenilmekle eşdeğer olduğuna inandırdı bizleri hep."

"Budist bakış açısına göre zihnimizi kirleten şey hırslarımızın yanı sıra olmasını istediklerimizle, gerçekte olanları karşılaştırarak hayatlarımızı garip zanların tutsağı haline getirmemizdir."

"Huzur doğru değerleri doğurur, doğru değerler de doğru düşünceleri...Doğru düşünceler, doğru hareketleri doğurur; doğru hareketler de diğer insanların dahi, içyüzünde sükunetin saklı olduğunu rahatlıkla görebilecekleri doğru işleri doğurur."


İçerisinde, kıyısında-köşesinde Jordan yazan her türlü alfabetik bileşimi okumaya değer bulurum. Bu sebeptendir ki, zamanının ufak bir parçasını dahi olsa da Jordan'la geçirmiş olan her kişinin anlattığı hikayelerde Jordan ismi zaruri olarak baş aktör olduğundan dolayı, anlatılanların ve yazılanların çoğuna aşina sayılırım. Kutsal Çember'leri okurken de bunu hissettim. Phil Jackson'ın, Chicago'nun başına geçmesinden sonra cereyan edenlerin neredeyse hepsini daha önce okumuştum. Fakat, tüm bunlara rağmen kitapta beni sürükleyen bir tılsım vardı. Çocukluğundan beri damarlarına yüksek dozda Hristiyanlık enjekte edilen Phil Jackson, dayatılanları dogma olarak algılamaktan vazgeçince ister istemez manevi bir boşluğa düşmüş. NewYork'da basket oynadığı yıllarda duygularına hakim olamayan, çabuk sinirlenen ve agresif bir yapı sergileyen Jackson tüm buları aşmanın yolunu Zen'de bulmuş. Kitapta da bolca bahsediyor zaten bu felsefeden. Zen'i nasıl basketbol içine adapte ettiğini uzunca anlatıyor.

İster spor dalı olsun, ister siyasi bir oluşum, herhangi bir organizasyonun içinde insan faktörü varsa başarıya ulaşmada en önemli parametre psikolojidir. Taktik, teknik, yetenek bir spor dalı için çok mühim belirleyicilerdir ama, insan psikolojisi de en az onlar kadar önemlidir. Phil Jackson bunun farkına vardığı için, bu psikolojik aydınlamayı Zen ile sağladığı için şuan NBA'in belki de en büyük antrenörüdür.

Kitap, Türkiye'de sporla ilgilenen herkese okutulmalı. Zihinsel gelişimin, buna bağlı olarak insan psikolojisinin ne kadar önemli olduğu görülmeli. Kendini spor yorumcusu zanneden, çekinmeden her sporcuyu eleştirebilen insanların yaptıkları en büyük hatalardan biridir yorum yaparken sadece teknik ve taktikle sınırlı kalmaları. Kitap bu alışkanlıkların aşılması bakımından aranan kan durumda.

Son olarak, daha önce yüzlerce kez söylememe rağmen yinelemek istediğim bir konu var. Sporla ilgili herhangi bir işte başarı olma ihtimalin daha önce spor yapmış olmanla doğrudan orantılı. Zira, o psikolojiyi yaşamış bireylerin daha sonraları yapacakları benzer işlerde başarıyı yakalamaları çok daha kolaydır. Kitapta bunu bir kez daha anlıyorsunuz. Zamanında, sahada bulunan , oynayan bir insanın, hiçbir saha tecrübesi bulunmayan insana göre iyi yorum getirme olasılığının daha yüksek olduğunu dile getirmiştim. Bana Mourinho'nun meşhur "İyi bir jokey olmak için önce at olmak gerekmez." laf-ü güzafı ile karşılık vermişlerdi. Kalkıp da Mourinho aforizması sıçan herkesi vururum, haberiniz olsun.


6 Ağustos 2011 Cumartesi

Halet-i Ruhiye

Gelmeyecek olan treni beklerken...

Bira ile geleceğini zannederken....