10 Aralık 2010 Cuma

Son Söz Chinaski'den


Kpds sınav yerine gitmek için bindiğim dolmuşta, şoförün "sınava bozuk para sokmuyorlar, para üstlerinizi vermiyorum" demesiyle başlayan, sınıf kapısı önünde insanlardan aldığı bozuk paraları cebine atan polisleri görmemle devam eden, öğrenciye uygulanan şiddet olaylalarınla zirve noktasına ulaşan bir sıkıntı, bir umutsuzluk, bir kızgınlık hali var içimde. "Sözün bittiği yer" tümlecine hep karşı çıkmışımdır. Sözün hiç bir zaman bitmemesi gerektiğine inanan tarafatayım. Ama hamile bir kadına vuranları ve onları savunanları gördükçe, sözler bitmese bile kendini belli küfür kalıplarına bırakıyor. "O kadının orada ne işi var, onun önceliği karnında taşıdığı bebek değil mi?" diyen insan kılığındakiler, yakın zamanda öğrencilere de "onların önceliği okumak değil mi, eylem onların neyine?" sorusunu soracaklardır. Yani sizin mesleğiniz, cinsiyetiniz, yaşınız ne olursa olsun, insan olduğunuz sürece bu çok parçalı yağdanlık takımı tüm olanlar için kendince kılıf uydurmaya devam edecektir. Yumurta atanlara "önce fikir üretin, fikir" karşılığını veren zat, üretilen fikirlerin sansürlenmesinden, üretenlerin susturulmasından bihaber olduğu için, daha doğrusu kendi dünyalarından çıkamadakları için ağzılarına gelen ilk kelimelerle anlık tepkiler vermeye devam ediyorlar. Pek lafa girmeye niyetim yoktu aslında. Okuyor, konuşuyor ve paylaşıyordum sadece. Fakat Barfly filminde Charles Bukowski rölünü efsanevi şekilde oynayan Mickey Rourke'un reğliği geldi aklıma, paylaşmadan da geçemedim. Zira mevzu bahis insanları mağdur etmek olunca kimse bizim elimize su dökemez:

"I don't hate cops..I just feel better when they're not around."

İki Resimli Taso


Uzaktan bakınca Arda Turan, yakından bakınca John Frusciante.

2 Aralık 2010 Perşembe

Flying Like a...



Yukarıdaki enstantane, ilköğretim yıllarımda her sabah giyinme maksadıyla dolabı açma teşebbüsünde bulunduğum sırada karşılaştığım bir "O"an. Özellikle en sık kullanılan dolap kapağının üzerinde yıllardır duruyor. Kaç yılının FastBreak dergisinden kesip yapıştırmışızdır hiç bir fikrim yok. Son gördüğümde artık bantlar yapışkanlık özelliğini kaybetmiş, yaprağın uçları hafiften sararmaya başlamış gibiydi. Üzerinde de "uçmak" ile ilgili bir şeyler yazıyordu ama şu an net olarak hatırlayamıyorum. Tek hatırladığım her sabah uzun uzun bakıp, kendimi o hareketi yaparken hayal ettiğim. Yer çekimi kanuna karşı bir çözüm üretebildiğim an yapabileceğimden de şüphem yoktu doğrusu. Son olarak "spektaküler hareket nedir?" sorusunun cevabı tam olarak yukarıda duruyor.