28 Kasım 2012 Çarşamba
Hangi Tarafın Kaderi?
Dün herkesin dilindeydi; 27 Kasım, Cantona'nın Manchester'a gelişinin 20. yıl dönümüydü. Hikayenin evveliyatında bazı ilginç detaylar var, o yüzden buraya not düşeyim istedim.
Hikaye şöyle: Platini, Nimes'da top oynayan Eric'i, dönemin Leeds United teknik direktörü Howard Wilkinson'a önerir. Borç içindeki kulüp önce tereddüt eder, ama referansın Platini'den geldiği gerçeği gözönünde bulundurulunca birkaç ay sonra ödenmesi koşuluyla 500.000 sterline razı olunur. Avrupa'da alınan Rangers mağlubiyeti sonrası Wilkonson, kulübün yönetici direktörü Bill Fotherby'den Eric için başka bir takım bulmasını ister. Ödeme günü gelmiştir. Fakat problemin tamamı, asla sadece para değildir. Howard'ın bu kararında etkili olan diğer faktör, Cantona'yla iletişim kurulamamasıdır. Takımda Lee Chapman dışında akıcı bir şekilde Fransızca konuşan oyuncu yoktur.
O dönem Leeds, Manchester United futbolcusu Denis Irwin'in peşindedir. Takım direktörü Fotherby, yıllar sonra bile konuşulacak o telefon görüşmesi için Manchester Başkanı Martin Edwards'ı arar. İlk görüşme olumsuz sonuçlanır. Edwards yine de, bu isteğin Ferguson'a danışılacağını söyler ve telefonu kapatır. Fotherby umutsuzdur. Çok geçmeden Edwards geri dönüş yapar, fakat bambaşka bir konu için. Edwards, Cantona'yı kadrolarına katmak istediğini söyler. Fotherby bir süre bekler. Daha sonra, Wilkinson'ın da takımda düşünmediği Cantona'yı göndermekte tereddüt etmez. 1 milyon sterlin karşılığı anlaşma sağlanır.
Sonrası bilindik şeyler. Cantona, Old Trafford çimlerinde bir rock yıldızı mertebesine yükseldi. Beş senede dört lig şampiyonluğu yaşadı. Alex Ferguson, onun için bugüne kadar yaptığım transferler içerisinde en iyisi diyor. Yazdığı otobiyografi kitabının neredeyse 50 sayfasında onun ismi geçiyor. Yedi alt başlık direkt onun hakkında. Kimsenin şüphesi yok, Cantona, hem Ferguson'un hem de Manchester'ın şahika noktalarından biri. Bir kulübün kaderini değiştirdi. Belki de iki... Bunu bilemeyiz. Leeds'te kalsaydı aynı ikonik figür olur muydu, tartışılır. Fotherby, hala daha, gerçekleşen transferden dolayı pişman olmadığını söylüyor. Ama Allen Road tribünleri bir daha asla 1991 sezonundaki futbolu göremedi.
Fotherby dışındaki kafalarda şu soru var; Denis Irwin'i transfer etme niyetiyle yapılan telefon görüşmesi Cantona'nın Manchester'a gelişinin ateşleyicisi mi oldu? Herkes biliyor ki; Avusturya tahtının veliahtı Arşidük Fransz Ferdinand 1914'te Yugoslav milliyetçisi tarafından vurulmasa da, 1.Dünya Savaşı gerçekleşecekti...
Gönderen
bora
4 Kasım 2012 Pazar
Para
Parası çok olanı, mutlu mesut yaşayan bireyler zannediyoruz. Belki de bu yüzden, hemen hemen herkes zengin olmanın hayalini kuruyor. Değerli hissedilmektense, değeri hissetmek moda oldu. Zira, para denilen şeye olan eğilim, değerli hissedilmeyi de beraberinde getiriyor günümüz toplumunda. Oysa kaliteli bir sohbet, mutlak bir arkadaşlık, iyi bir şarkı, kekremsi bir şarap yetiyor kıymet bilene. Şarkının girişinde de bu hoşnutsuzluk dile getiriliyor. Para, ruhu her seferinde yeniyor. Yendi de. İçinde bulunulan şema buna izin veriyor, ama bir şartla; en sonunda ruhun, parayı yenmesi şartıyla...
"Hey gentlemens, gentlemens
Now the subject of this song is, uh,
something all of you have seen
one time or another, it's an old roadhouse
ahh we're down in the south, or in the midwest,
or maybe on the way to Bakersfield
and we're, we're drivin' in a '57 chevy
to an old roadhouse, can you dig it?
You know, it's about uhh 1:30
and we're not driving too fast,
but we're not driving too slow either
We've got a six pack of beer in the car,
a few joints, and we're just ahh listening
to the radio and driving to the old
roadhouse, through nature, dig it?
Well, I want to tell you people about
something I know . . .Money beats soul, every time . . . C'mon"
Gönderen
bora
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)