Çift olarak, dünyadaki en büyük mutluluğu, bir köpek ile bir
insan yakaladı. Birbirlerini hiç yalnız bırakmıyorlardı. Birliktelik yetiyordu.
Menfaat yoktu.
Dünyadaki en güzel resmi bir seyyah çizdi. Hem de gözleriyle…
Yaptığı resmi, sanat galerisinde değil, karşılaştığı canlılara gösterdi, tek tek. Karakteriyle…
Dünyadaki en güzel müziği, o en güzel müziği yapan insan
dinledi. En çok o hissetti çünkü. Açık havada, bilet kesmeden ve beğenilme
kaygısı olmadan; sadece kendine...
Dünyadaki en güzel uykuyu, vicdanı en rahat olan tattı.
Parası yoktu ki kötülük etsin. Para istemiyordu ki yalan söylesin.
Dünyadaki en inançlı kişi, kendisine inanandı. Ahlak ve
güzel yaşam için dine ihtiyacı yoktu. Güneşle ısınıyor, inekle doyuyordu. İlle
de bir şeye inanacak olsa, onları seçerdi.
Dünyadaki en zengin kişi, hiçbir şeyi olmayandı. Sahip olmak
ne demek bilmiyordu. İnsan, bilmediği bir şeye gereksinim duymuyordu.
Dünyadaki en iyi birayı, ona günah diyen içti. Günah
işliyordu, çünkü bir nevi düşünüyordu. Onun zevki bir kez alındı mı, ondan vazgeçilmiyordu.
Dünyanın en iyi kitabını yazan adam, dünyanın en gerçekçi insanıydı. İnsana dair birçok şeyi çözmüştü ve artık bunun geri dönüşü yoktu. Sonra
intihar etti. Kitabı ise hala yaşıyor.
Dünyanın en başarılı kişisi, delirebilendi. Sınırları yoktu
ve istediği gibiydi. En başarısız kişisi de, en güçlü olduğunu sanandı. Fakat güç, hiçbir zaman daimi olmadı.
Dünyadaki en doğru kişi, ilk yalanı söyleyen kişiydi. Fikri
ile zikri bir tuttu ve bundan utanmadı. Hayati yalanlardan uzak durduğu sürece
problem yoktu.
Dünyadaki en yalan kişi, yalanlarını doğrularının üzerine
kurandı. Her yalan açığa çıkardı fakat gerçekle sıvanan, uzun sürerdi.
Sonra bir şey oldu. Bu insanların hepsi bir araya geldi. Bulundukları
yerin etrafını çevirdiler. O yere bir isim verdiler. Bir bez parçasına bir
şeyler çizip, herkesin görebileceği bir yere astılar. Aralarında bir anlaşma
imzaladılar. Adına hukuk dediler. Bir süre yaşadılar. Ardından savaşmaya
başladılar. Köpekleri zehirleyip, insanı yalnızlaştırdılar. Bira içen sözde
inançlı, ineğe ve güneşe kutsal diyeni öldürdü. Güçlü olan, en başarılı için bir
hastane kurup, onu oraya hapsetti. Deli bu, uzak durun dedi. En zengin kişiye,
sen en zenginsin, zengine para yakışır dediler. Ve o kişi bir daha o parayı
elinden bırakamadı. Ressamı kör ettiler. Sırf çizemesin de, insanlara güzeli anlatmasın diye. Müzik yapan, intihar edenin kitabını okuyup, maalesef yazarın ne
demek istediğini anladı. Çok geçmeden kendini köprüden attı. Geriye az insan
kalmıştı. Azalınca korkmuşlardı. Bazısı yalancının, bazısı doğrucunun tarafına geçti. Artık iki cephe vardı. Fakat tek kazanan olacaktı. Birkaç tane doğruyu
kendine dayanak gösterip büyük yalan atanlar, basit yalanlarla en büyük
gerçekleri söyleyenleri yendi. Kazanan taraf kendini güçlü sandı. Oysa sadece son kullanma tarihleri geçmemişti. Henüz…