15 Temmuz 2010 Perşembe
Doğuran ve Büyüten
Normalde böyle sıradan bir hadiseyi yazmazdım. Daha doğrusu bana veya okuyana bir şeyler katmayacağını düşündüğüm çoğu konu hakkında yazmayı luzümsuz bulurum. Ama son günlerde konu canımı çok sıkmaya başladı ne yazık ki. Bilindiği üzere İspanya'nın Dünya Kupa'sındaki şampiyonluğu sonrası, soluğu Madrid'teki kutlamalarda alan İspanya kafilesinde şaklaban başı Liverpool kalecisi Pepe Reina'ydı. Gece boyunca kutlamların en öndeki ismiydi. İtiraf etmem gerekir ki dediklerinin bir çoğunu anlamama rağmen beni bile eğlendirdi. Ta ki Puyol ile bir olup Fabregas'a Barcelona forması giydirene kadar.
İfla olmaz bir Arsenal taraftarıyımdır. O sebepdendir ki Cesc Fabregas ismi bir Gunner için çok şeyler ifade ettiğini bilirim. La Masia futbol akademisi çıkışlı bu oyuncu, henüz çok genç yaşta A takımda kendine yer bulamayacağını düşünüp Arsenal'in yolunu tutmuştu. Haksız da sayılmazdı. Önüde Xavi ve İniesta gibi iki tane futbol virtüözü vardı o dönemler. Kısa sürede, hali hazırdaki yetenekleriyle, Wenger'in göz bebeği oldu. Wenger onun için bir keresinde şöyle demişti:" Top ona geldiğinde sadece durun, Cesc size doğru pası atacaktır."
Velhasılı kelam, sezon sonu Barcelona'ya gitmek istediğini açıkça belli etti. Artık zamanının geldiğini düşünüyordu. Bu saatten sonra Barca'nın onu yedek bırakacak hali yoktu sonuçta. Diğer yandan çoğu Arsenal oyuncusunun kalbinden geçenler gibi "şampiyonluklar" kazanmak istemesi de gitmesi için bir sebepti. Fakat herşeyin bir bedeli var tabii.
Yeni Barcelona başkanı şu an ciddi bir nakit sıkıntılarının olduğunu açıkladı ama ekledi: "Fabregas'ı almak için elimizden geleni yapacağız." Barcelona'nın orta sahada daha defansif bir futbolcuya ihtiyacı olmasına rağmen, Barca orjinli Fabregas şu an en doğru hedef olarak gözüküyor. Futbolcunun da eski takımına dönme isteğini göz önünde bulundurusak herşey usulüne uygun gidiyor. Fakat fiyatı yüksek bulan Barcelona yöneticileri bir taktik uyguluyor gibime geldi. Puyol'un kutlamalar sırasında Fabregas'a Barca forması giydirmesi hiç şık kaçmadı mesela. Oyuncu ve Arsenal taraftarları bakımından ciddi bir baskı demekti bu. Siz kendi takımınızın en iyi futbolcusunun başka takım formasını giydiğini gördükten sonra o oyuncunun eski şartlar altında sağlıklı bir şekilde oynayabileceğini düşünüyor musunuz?
Fabregas Barcelona çıkışlıdır ama onu futbol sahnesine en iyi şekilde sunan isim de Arsene Wenger'dir, Arsenal'dir. Eğer gerçekten bir oyuncuyu istiyorsan, gidersin kulüp ile oturur, fiyat konusunda anlaşırsın. Borsevisine aldıktan sonrada hangi formanı giydirmek istiyorsan giydirirsin. Xavi ve İniesta'nın önünde forma şansı bulamayacağını düşünüp, Arsenal'in yolunu tutan Fabregas Barcelona'da kalsa belki de şu an bu derece etkili bir futbolcu olamayacaktı. Sözün özü, Arsenal'in istediği fiyatı vermek istemeyen, onu daha ucua koparmak isteyen Barcelona yönetimi ve futbolcularının öğrenmesi gereken bir şey var: "Fabregas'ın biyolojik annesi Barcelona olabilir, ama onu yetiştiren annesi Arsenal'dir."
Gönderen
bora
13 Temmuz 2010 Salı
10 Temmuz 2010 Cumartesi
9 Temmuz 2010 Cuma
Miami Yami
Herkesin, her şeyi söylemeye başladığı yerde bende hafif bir isteksizlik hali beleriyor. Tabii bunda Bosh ve LeBron nefretinin de epey bir katkısı var.David Stern bu koca oğlunun etinden, sütünde ve derisinden daha ne kadar faydalanır bilinmez fakat pazarlamanın abarma derecesinde, son kararını saatler süren canlı yayında açıklayan LeBron'un bu hamlesiyle tarihte az görülebilecek bir 3'lüye tanık olacağız. Yukarıdaki fotoğrafı görüpte heyecanlanmayacak basket seyircisi yoktur, besledikleri bütün nefrete rağmen. Diliyorum ki LeBron ve Bosh üzerindeki bu antipatikliği Miami'ye bulaştırmazlar. Miami sevgimin iki sebebi vardır. Bunlardan ilki Wade'dir.İkincisi ise Michael Jordan'ın basketbola yaptığı katkılardan dolayı 23 numaralı formayı emekliye ayırmalarıdır. Dün Mete Aktaş yazmıştı şu zamana kadarki efsane üçlemeleri: A.Jabbar&Magic&Worthy, Bird&McHale&Parish, West&Chamberlain&Baylor, Jordan&Pippen&Rodman, Pierce&Garnett&Allen. Bunların yanında Wade&Bosh&LeBron üçlemesi ne kadar başarılı olur sorusu şimdilik belirsiz. Üst seviye yıldızların bulunduğu ortamda takım olmak zordur fakat başlarında isim, bunun en iyi temsilcilerinden biri olan Pat Riley. Kontratlarındaki rakamlardan fedakarlık eden bu üçlü egolarından da feragat ettiği takdirde başarılı olmamak için bir sebepleri yok gibi gözüküyor.
Gönderen
bora
8 Temmuz 2010 Perşembe
Jabulani
Daha turnuva başlamadan alevlenmişti Jabulani tartışmaları. Turnuvanın resmi topu hakkında ciddi yorumlar yapıldı. Ateş olmayan yerden de duman çıkmazdı hani..Kaleciler, futbolcular,antrenörler top hakkında sürekli eleştrilerde bulundu. Herkesin her dediğine inanmam ama mevzubahis Casillas ve Buffon olunca bu Jabulani'de var bi ayaklar dedim ilk başlarda. Ardından kaleci hataları,uzaktan falsolu goller, mağlubiyetler geldi..Bir kısmının bahanesi Jabulani'ydi. Daha sonra futbolcuları ve kalecileri destekler nitelikte araştırma ve deneyler yapılmaya başlandı top hakkında. Son olarak Nasa, topun 70 km hızla vurulduktan sonra hangi yöne doğru gideceğinin saptanmasının güç olduğunu söyledi. Bir futbol maçı hakkında yorum yaparken, bütün her şeyin sebebinin sadece topa bağlanmasının çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Sevmem de. Lakin bilimsel bir deneye de riayet etmekte fayda var galiba, ki aklıma çok net somut örnekler de geliyor(Forlan ve Sneijder epey sevdi gerçe). Yine de söylemek isterim ki herkesin aynı şartlarda oynadığını farz edersek tartışmazlar bir bakıma yersiz. Canı yananlara hak veriyorum tabi ama illa top mevzusu konuşulacaksa, bu topun yapım aşamasında yapılan sömürüden bahsetmek bize daha yakışıkalır. En güzel örneğini 2002 Dünya Kupası resmi topu Fevernorva'dan hatırlarsınız. İşin ilginç kısmı bütün bu tartışmalara rağmen FIFA hala açıklama yapmaktan kaçınıyor. Biz 2 bira içeriz, yola çıkarız, gitceğimiz adres bellidir, yer bellidir, üstelik 50 km'yi geçmeyiz sonucunda ehliyet gider. Ama elin topu'nun 70 km hızda nereye gitceği belli değil, bir soruşturma yok...
Gönderen
bora
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)