27 Mart 2010 Cumartesi

Cantona'dan İnciler


Uzun zamandır bu denli güzel bir röportaj okumamıştım. Tıpkı uzun zamandır bu kadar sorgulayan ve düşünen bir futbolcu görmediğim gibi. Futbola ve hayata dair düşünceleri eşsiz. Dergiyi alamayan insanlar için bir amme hizmeti yapmak istedim, daha doğrusu Cantona'nın sahip olduğu insan profilini anlatmak istedim. Bir+bir dergisinden bazı satır başları yazmak yeterli olacaktır sanırım...

- Hayatımız çoçuklara "hayır" demekle geçiyor. Eskiden mutluluk bu denli pazarlanan bir şey değildi, satın alabileceğiniz 50 bin oyuncuk yoktu. Bugünse sürekli tüketime zorlanıyorsunuz...

-Tabii ki kulüpte öğretilenler gerekli, ama arkaşlarınızla sokakta oynamak da en az o kadar önemli. Piyano öğrenmek gibi. Sporu, topla ilişkinizi kendiniz keşfetmeniz çok önemli. Bugün artık sokakta top oynayan çoçuklara hiç rastlamıyoruz...

-Sarkozy taraftarın dernek kurmalarını yasaklayan bir yasa önermişti. Bu tamamen totaliter zihniyetin bir ürünü. Niye bir azınlık yüzünden insanların tuttuklarını başkarıyla beraber paylaşma hakkı elinden alınsın? iki yüzlü politikacılar yüzünden siyaset yapmak yasaklansın mı yani? Ayrıca iki yüzlü siyasetçilerin oranı stada kavga etmeye giden taraftarlardan çok daha yüksek...

-İngiltere'de spora duyulan saygı daha farklı. Fransa'da durum tam tersi. Birkaç istisna dışında Fransız elitleri sporu, özellikle futbolu hor görüyor. Futbolcunun kendine has bir zekası vardır, futbol strateji oyunudur. Tıpkı stanç gibi..

-Şair Julien Blaine'e göre olimpiyatlar, futbol ve benzeri organizasyonlar insanları uyutmaya yarıyor, halbuki şiir bizi uyanmaya arzulamaya, düşünmeye ve hayal gücümüzü genişletmeye yetiyor diyor. Böyle şeyler söyleyenler futbolun ne olduğunu kavrayamamış insanlar. İlle de klasik edebiyat, bağımsız sinema, resim , opera mı sevmek lazım? Yoksa cahil ve aptalsın. Futbol top peşinde koşmakmış, ne kadar sık duyuyoruz bu safsataları..

- En çok ilgimi çeken konulardan biri delilik. Normallikle delilik arasındaki sınır nerede? Bu sınırı kim çiziyor? Deli olduğunu söyleyen bir sürü insan bana normal gözüküyor..

-Hayatım paranın etrafında dönmüyor. En büyük zevkim mağazaların dolaşıp önüme çıkan her şeyi satın almak değil. On yıllık bir arabam var. Para asgari rahatlık ve azami özgürlük sahibi olmak için gerekli. Beni mutlu eden şey para değil, para kazanma derdine düşmeden yapabildiğim işler..

Daha fazlası dergide mevcut. İnsana okurken çok büyük keyif veren bir sürü şey daha var. Tıpkı bir filazof edasında cevaplar vermiş sorulara bu yüce sahşiyet. Futbolu ve futbolcuyu sevmek için bir neden aslında Cantona. Keşke her futbolcu Cantonanın ucundan, yakınından geçebilse. Dergide derlemeyi yapan Alican Tayla'nın da eline sağlık...Çok büyüksün Cantona

3 yorum:

  1. yeni sayıda da güzel bi thuram röportajı var ama roll çizgisinde burada da frankofon kaynaklar ön planda.. iki sayıda futbol ilintili cantona, boniface, henry ve thuram yazıları gördük.. bayabilir..

    YanıtlaSil
  2. ben geriden gelmişim, onu da yazmışsın :)

    YanıtlaSil
  3. bnde geriden gelmişim yeni okudum yorumu=) Evet Fransız kaynakları ön planda tutuldu buzman kadar hep. Dediğin gibi bayabilir ama yine de alıp okumaya değer. Aslında mazur görmek lazım birazda. Sosyolojik açıdan en çok ekmek ordan çıkıyor zira. E haliyle bunları değerlendirenler de, kaynaklar da ordan çıkıyor.

    YanıtlaSil