26 Ekim 2010 Salı

Where Sleepless Night Happens


NBA'in başlamasına saatler kala anırlarla dolu duygusal satırlar yazmıştım aslında. Mirsad Türkcan'dan başlayan, Semih ve Ömer ikilisiyle son bulan epey uzun bir yazıydı. Muhtelif nedenlerden dolayı yayınlamaktan vazgeçtim. Kendisini bir süre taslak olarak kabul etmek durumunda kalacak. İlerki zamanda tozlu raflardan çıkarırız belki.

Geceleri geç yatmayı huy edineli çok uzun zaman oluyor ama "bu gece bizimkilerin NBA maçı yok en azından" deyip, kafayı yastığa vurduğumuz da oluyordu. Şuan gelinen noktada neredeyse her gün bir Türk basketbolcunun maçının olduğunu düşünürsek, "hain geceler" yine bizleri bekliyor gibi. Klişelerin arkasına saklanıp, olayın taktik kısmına girmeye, laf kalabalığı yapmaya gerek yok. Ama hepsi için birer cümle yazalım da gönüller hoş olsun istedim.

Hidayet- Son bir senedir kafaca ara verdiği basketbola, Dünya şampiyonasıyla biraz ısınmış gibi gözüksede, vücut dili "çok istekliyim, Phoenix'de harikalar yaratacağım" tarzında sinyaller vermiyor. Hele ki "4" numara pozisyonunda alacağı sürelerin artması sonucunda, bel ve sırt bölgelerin bolca ağrı hissedeceğini kestirmek güç değil. Phoenix kendisi için en doğru takım olmasada, basket hayatının bir döneminde de olsa S.Nash ile oynamanın keyifini sonuna kadar sürmesini dileriz.

Mehmet Okur- Sakatlıktan sonra nasıl bir iyileşme dönemi geçirdiği performansı açısından çok önemli olacaktır. Sağlıklı bir M.Okur'un 25-30 dakikalara varan süreler alması kuvvetle muhtemel. Gerçi Boozer'ın ayrılmasından sonra takıma yapılan Jefferson ve Elson takviyelerini göz önünde bulundurursak, pota altı için bir hayli fazla seçenek oluştu ama bu isimler arasında klasik J.Sloan oyunu için en büyük aday sağlıklı bir M.Okur olacaktır. Kemikleşmiş sayı ve ribaund istatistiklerinin yakınında gezinecektir. Fakat tekrardan belirtmekte fayda var, bütün bu tahminler tamamen sağlıklı bir M.Okur için geçerli.

Ersan- Geçen sezon olduğu gibi, bu yılda en büyük umutları onun için besliyorum. Çalışan, savaşan ve mücadele eden her oyuncu hak ettiği süreleri bulur. Ersan da bunun en somut örneği. *Pas vermesine bayılan, atmaktan çok attırmayı seven* B. Jenning varken üstüne bir de E.Boykins, C.Maggette ve K.Dooling eklenince Ersan'ın ekmeğini yine hücum ribauntların çıkarması gerekecek gibi gözüküyor. Dış şut tehdidini de eklersek, kendisi benim nazarımda Milvaukee kadrosunun en önemli "4" numarasıdır ve takımın kilit oyuncusudur. Tek farkına varması gereken nokta, istekli yapasını bütün maçlara yayıp, istikrar yakalayabilmesidir.

Semih ve Ömer; hemen hemen benzer özelliklere sahip bu ikilinin kat etmesi gereken çok yolları var. Bir gün yollarının NBA'e düşeceklerini bile bile, kariyer planlama aşamasında İngilizce öğrenmemeleri, onları eleştirebileceğimiz ilk nokta. Ömer'in gerçekleştirdiği felaket ötesi bir röportaj sonrası, D.Rivers'ın "Semih dediklerimi anlamıyor" beyanatı durumun ehemmiyetini gösteriyor. NBA'de yaşanan uzun kısırlığından faydalanarak adım attıkları bu yeni macerada kalıcı olmak istiyorlarsa, hücum anlamında kendilerini geliştirmeleri şart. Boozer'ın sakatlığı sonrası Ömer'in aldığı dakikalar istemeden de olsa arttı fakat bu aldığı süreyi çok iyi değerlendirip, kendine yer edinmeli. Boozer döndüğü takdirde Boozer, Noah, Gibson ve Thomas gibi rekabetin bol olduğu bir ortamda, Thibodeau adında savunmayı seven bir koç ile çalışması Ömer'in alacağı süreler açısından olumlu gibi gözüksede potaya yakın yerlerdeki bitiriciliğini ve serbest atışlarını geliştirmesi zaruri ihtiyaçları arasında. Aynı şekilde Semih'in de Perkins ve J.O'Neal'ın sakatlıklarla boğuştuğu, Shaq'ın bolca sakatlacağı bir sezounda River'ın gözüne girebilmesi için salt yaptığı bloklar ve aldığı ribauntlar yetmeyecektir. Garnett, Perkins ve O'Neal'ların olduğu bir pota altında, ekstra hareketler yapmalısınız ki süre alabilesiniz değil mi? Sonuç olarak ikisinin işi de çok zor. İlk sezonlarında, sakatlık problemleri olmadığı takdirde(hem kendilerinin, hem takım arkadaşı olan rakiplerinin) istedikleri süreleri belki alamayacaklardır ama fırsatın bir gün onlarada geleceğini bilerek kendilerini sürekli hazır tutmaları, bu süre zarfında kendilerini geliştirmeleri çok önemli. NBA'de tutunmak için doğru takımda oynamak çok önemlidir. İkisi için de bu kadar çok pota altı oyuncusunun olduğu kadrolar en iyi seçenek değil belki ama kendilerini kanıtlamış büyük isimlerin yanında onlardan öğrenecekleri tecrübeler en büyük şansları. Ne demiş büyüklerimiz: "NBA girmesi kolay, okuması zor"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder