16 Ağustos 2010 Pazartesi

Duman


99'un sonuydu sanırım, daha 11 yaşında, metal müzikten başka bir şey dinlemem havalarında dolaştığım dönemlerdi. Sadece nu-metal denen akımı, bu net tabunun dışında tutuyordum. Çok sert zamanlarımızdı.11 yaşında mahallenin satanist görünümlü, hep siyah giyen çocuklarıydık. İnsanlar bizim gibi olmalıydı aslında.Dönerci Ahmet Abi nasıl Slipknot dinlemezdi anlamazdım.Dinlese sever aslında derdim hep.Hatta insanlar ne kadar sığ görüşlü, bir şans verseler onlar da çok severler der dururdum. Tabi bu sığ görüşlülük benim temelimde yatıyordu aslında. Çünkü o dönemde sevmem dinlemem dediğim tüm dinlenebilir müzikleri daha sonra dinledim ve hatta bazılarını çok da sevdim.(Beatles'ı tamamen bu konudan ayrı tutuyorum, sevebileceğimi de zannetmiyorum). O kadar ki; bugün 11 yaşında dinlediğim grupları aynı şevkle dinleyemiyorum, daha ötesi kafam kaldırmıyor.

Benim kafamdaki ''metal müzik dışında güzel müzik yoktur'' kanunu ise ilk olarak Duman'ın Bebek şarkısıyla delinmiştir. O dönemler Pazar geceleri radyoda bir rock programı olurdu, sanırım Güven Erkin Erkal sunuyordu. Hala devam ediyor mu bilmiyorum gerçi. Pazar günü aileyle birlikte akrabalar ziyaret edilir,alışveriş yapılır gece 12'ye doğru dönüş yolunda hep bu radyo programı dinlenirdi.(Başka adam akıllı dinlenecek bir şey yoktu sanırım o zamanlar.) İlk orada dinlemiştim Bebek şarkısını. Sabit melodide giden nakaratı güzeldi aslında. Ki o zamanlar Türkçe rock müziği dinlemeye gerek duymayan ben, ''Bebek güzel, bebek tatlı, bebek narin, bebek nazik'' sözlerini güzel bulmuştum. Sırf sözleri için dinlenebilecek o kadar güzel Türkçe eserler varken neden bu şarkı yerinde bir soru olur. Bilmiyorum ben de. At gözlüğü diyelim. Ancak en önemlisi Türk bir rock grubunun güzel şarkı yaptığını ve benim de onu dinleyebildiğimi anlayabilmiştim, bu güzeldi. Bu sayede metal müziği bir kenara koyup diğer müzik tarzlarına yönelebilmiştim. Led Zeppelin niye Led Zeppelin diye ilk o zaman araştırmıştım. Ya da Nirvana neymiş diye ilk o zaman merak edip dinlemiştim Bu dönem benim eşekliğimi fark ettiğim dönemdir. Bu da gariptir Duman sayesinde olmuştur. O dönemde merak edip Duman'ın diğer şarkılarını dinlememişimdir ama metal müziği bir kenara koyup diğer müzik tarzlarına yönelmişimdir.


Duman'ı daha sonra kuzenim gitar çalarken duymuştum. Hayatı Yaşa'yı çalıyordu. O da fena şarkı değildi. Hadi keyfine bak, hayatı yaşa falan... Güzel mesajlardı bunlar. O aralar yabancı müzik açısından çok büyük açılımlar yaşıyordum. Hendrix'ler, Zeppelin'ler, Nirvana'lar...Babam sağolsun, yatırım yaptığım gruplardı. Pek dinlemediğim Türk müziğinde de Duman'ın Eski Köprünün Altında albümü Burak Kut'un Nereden Geldim Nerelere Gideceğim albümünden sonra almış olduğum ilk albüm olmuştu.(Burak Kut'u hala severim) Belki 2-3 kez baştan sona dinlemiştim o dönemde albümü. Köprüaltı şarkısını çok sevmiştim. Onun dışında pek de sarmamıştı. Şarkılara anlam yüklemeye çalışmıyordum. Hatta Dönek, Halimiz Duman, Yalnızlık Paylaşılmaz'ı da anlayabilecek durumda değildim zaten. Gel zaman git zaman Duman bir albüm daha çıkardı. Hatta televizyonda klipleri çok sık dönüyordu.Her şeyi Yak şarkısını kendilerine göre düzenlemiş ve söylemişlerdi. Ecnebice söylersek coverlamışlardı. Bayağı da güzel olmuştu aslında. Hani normalde Duman'ı dinlemeyecek Dönerci Ahmet Abi'nin bile diline dolanmıştı şarkı. O vakitlerde de Manisa'ya konsere geldiler. İlk gittiğim konser o konserdi. İlk olduğu için de olabilir ama ben çok sevmiştim. Olmadı Yar'ı ilk kez orada dinlemiştim onlardan.Vay anasını demiştim ya. Sen arabesk şarkıyı al kendine göre düzenle. Kötü değil'i geçtim, gayet iyiydi. O tarihten sonra bir daha Manisa'ya konsere gelmediler ama İzmir konserlerine arkadaşlarımla hep gittim.

İzmir'de bir konserleri var ki, en güzelidir muhtemelen. Club 33 diye bir bar vardı o zamanlar Alsancak'ta. 12 gibi başlamıştı konser, bittiğinde ise 4'ü geçiyordu. Saat 3'ten sonra 20-30 kişi kalmıştı ve konser istek şarkılarla devam ediyordu neredeyse. Jimi Hendrix diye bağırıyorduk Hey Joe çalıyorlardı, Led Zeppelin diyorduk Stairway to Heaven çalıyorlardı, Pearl Jam diye bağırıyorduk Black çalıyorlardı, etraftan Moby diye bağırıyordu biri, Natural Blues çalıyorlardı. Bir daha da dinleyemedim onlardan bu şarkıları. Fakat şu an kesindir ki, Duman'ı sevmemin temelinde bu konser yatar. Bir diğer neden de Manası Yok şarkısıyla, beni Yavuz Çetin'le tanıştırmasıdır.

Daha sonra bayağı bir süre durdular, albüm çıkarmadılar. Bu esnada gitar çalıyoruz, arkadaşlarla buluşuyoruz. Yaş 16-17 oldu. Senin gibi'yi, Ah'ı, Bal'ı,Haberin Yok Ölüyorum'u dinliyorsun, anlam yüklemeye başlıyorsun şarkılara.Oje'yi dinliyorsun diline sağlık, tercüman oldun diyorsun fetişist duygularımıza. E çalıyoruz, söylüyoruz, eğleniyoruz, konser oluyor gidiyoruz. Hiçbiri o konser gibi değil ama güzel yine. Yanındaki insanlar güzelse zaten konser de güzel oluyor. Duman-Konser diye bir albüm yapıyorlar. Onu da dinliyoruz, iyi, güzel. Bu esnada nasıl popülerler... Çok net biliyorum ki Kaan sahnede inliyor artık şarkıyı söylemiyor, çok güzel söylüyor diye çığlık çığlığa herkes. Bahsettiğim şey farklı bir vokali olması değil. Farklı bir vokali olduğu zaten albümü dinleyince anlaşılıyor. Ama bir albümü dinle bir de konseri... Söylediği sözü bile anlayamadığın oluyor. Neyse diyorsun yine dinlenir.

Sonunda 3. albüm geliyor. Seni Kendime Sakladım adında. Albüme isim veren şarkıyı duymuşuz zaten önceki konserlerden. Ama albümün devamını da çok seviyoruz. Öne çıkan,klip çekilen şarkılardan çok, diğer şarkılar daha fazla dikkatimizi çekiyor. İlk albümde Senin gibi, Yalnızlık paylaşılmaz; Belki Alışman Lazım albümünde Bal,Ah,Haberin Yok Ölüyorum; Seni Kendime Sakladım albümünde Yanıbaşımdan, Sadece Koklayacaktım, Rüyanda Görsen İnanma'yı daha severek dinliyoruz. Bu esnada yeni şarkılar gelmiş, yine konserlere gidiyoruz. Gitar çaldığımızda hep bu şarkılar dönüyor. Zaman geçiyor, üniversite başlıyor, sıkılmıyoruz yine de şarkılardan.

2009'da bir albüm daha geliyor. Hatta 2 albüm aslında.Tek defada piyasaya sunuluyor. 20 tane şarkı. Kimi olmamış diyor, kimi güzel diyor. Biz de güzel olmuş diyenlerdeniz. Vokal daha bir sakin geliyor artık.Gitarlar daha bir fazla geliyor. Olmuş diyoruz yani. Konserlere gidiyoruz, içimde hala daha o konsere benzer bir konser olması ümidi... Yok, çalmıyorlar. Kendi şarkılarını çalmayı istiyorlar doğal olarak.Hak veriyoruz, gitar çaldığımızda yine hep bu şarkılar dönüyor.

En nihayetinde, Duman'dan nefret edenin yanında karşı çıkıp savunacak kadar çok sevmiyoruz belki; ama Duman'ı seven adamın yanında da oturup sabaha kadar çalıp söyleyecek kadar çok seviyoruz. Düşününce hep seven adamlarla birlikte olduk o yüzden çok tükettik herhalde. Bu akşam söyleyip eğlendik de; yanıbaşımdan dinleyip üzüldük de. Her eğlencede,her üzüntüde bunu yaptık, o yüzden tükettik; ama bu şekilde sevdik zaten. Tükenmişliğiyle daha güzel hale geldi belki de. Kim bilir daha kaç albüm yaparlar; ama etrafımızdaki sevdiğimiz insanlar değişmedikçe bu şekilde tüketilmeye devam edilecekler.

1 yorum:

  1. Son pragraf duygularıma tercüman olmuş ama Türk insanın arabesk yavşaklığın utanıyorum:)

    YanıtlaSil