17 Mayıs 2010 Pazartesi

Sürekli Kaybedenlerin Kazandığı LİG


Dün akşamki 2 maç ne de güzel özetlemişti bizim çarpık spor kültürümüzü diye düşünmeye başlamıştım ta ki yaşananlardan hiç bir zaman ders çıkaramadığımız gerçeğinin farkına varana kadar. Bağımlı değişken takımların büründükleri ruh hali, maç sonu yaşanan trajedi, rakip taraftarların biz şampiyon olamadık siz de olamayın mantığı bizden bir bok olmayacağının özetiydi aslında. Üç büyüklerden kovulan futbolcu ve teknik direktörle şampiyonluğa ulaşmak elbette ki başarıdır fakat bütün sezon boyu yaşananlar, bedevadan gelen puanlar, kapanan sahalar, rakip takım aleyhine ayrımcılık kokan tezahüratlar benim gözümde Bursaspor'un şampiyonluğuna gölge düşüren olaylar.Şampiyonluğu anasının ak sütü olarak görenlerin aksine koca bir lig yaşananları düşündüğümde Bursa'ya küçük bir takdirden fazlasını veremiyorum ne yazık ki.

Fenerbahçe cephesinden anons skandalı, kaçan şampiyonluk bir yana, maç sonrası yaşananlardan sonra ortadan kaybolmalar, futbolcuların evlerine polis eşliğinde bırakılması tam da bu ülkeye yakışan cinsten aslında. Son günlerde diğer branşlarda kazandığı şampiyonluklar bu topraklardaki en büyük SPOR kulübü olarak lanse edilen Fenerbahçe'nin kaybetmeyi de bilmesi lazımdı oysa.Şampiyonluğu kazandığını sanan taraftarın hemen omuzalarına almak istediği kişi olan Daum, giden şampiyonluğun arkasından aynı ellerce öldürülmek istenmesi taraftar olarak mensubu olduğunuz kulübe son derece yakışıksız kalmaktadır. Eğer ki kaybetmeye tahamülünüz yoksa gerekli önlemleri önceden alacaksınız arkadaş. Şampiyonluklar kazanılır, kaybedilir ama kulübün ve insanların duruşları bakidir. Seyirciler önce sevinir sonra kızar fakat siz de biliyorsunuz ki destek hep devam eder. Son olarak Fenerbahçe krallar gibi top oynadı diyen, takımını savunan Fenerbahçe taraftarını söylemek isterim ki tarih güzel futbolu değil, her zaman gol krallarını hatırlar. Maalesef ki gol atamazsanız bağımsız değişken olamazsınız.

Bursa cephesinde şampiyonluğun haklı sevinci vardı bütün gece boyunca, olmaya da devam edecek elbette ki. Toplama bir takımla elde edilen bu başarıyı bazı medya kuruluşları ve insanlar gibi DEVRİM olarak nitelendiremesem de, büyük bir başarı olduğu gerçeğini bir futbol izleyicisi olarak kabul ediyorum. Fakat söylemek isterim ki Bursa'nın kazandığı şampiyonluğu; lig'ten ihraç edilen, birilerinin istediği gibi kulüp alabildiği, rakip takım taraftarlarına yönelik ayrımcı tezahuratların yer alıdığı bir yılda kazanılmış şampiyonluk olarak hatırlayacağım. Bursa taraftarlarının Diyarbakır maçında "PKK dışarı" diye yaptıkları tezahüratı hatırlarsınız. Fakat bu tazahüratın ardından "bu vatan bölünmez bu böyle biline" diye devam eden tezahüratlarının melodisi ne gariptir ki Ahmet Kaya'nın bahtiyar şarkısının melodisi üzerine yazılmıştı. Kendisi de Kürt meselesi yüzünden çok çekmiş bir müzisyen olarak şarkısının melodisin kullanılmasını doğal karşılayan Bursa taraftarı neden bütün bir Kürt meselesini Diyarbakır teknik kadrosu ve futbolcularına mal ettiğini sormak lazım.Kaderin cilvesi midir bilinmez ama bu tür olayarın yaşandığı bir yıl oldu. Kültür ilişkilerinin bu kadar bozuk olduğu ortamda sağlıklı bir futbol beklemekte abesle iştigal kaçardı zaten.

Son olarak kendi takımları şampiyon olmuşcasına sevinenler, biz şampion olamazsak kimse şampiyon olmasın mantığı bürünenlere seslenmek isterim. Eğer ki bir kişi bir takımı tutuyorsa bu o tuttuğu takıma olan sempatisi yüzündendir. O takıma olan bağlılığı, o takımın duruşu, vizyonu yüzündendir. Kendisine en doğru ve en yakın gelen kulüp o takımdır çünkü. Fakat sizin taraftarlığınız salt karşı takıma olan düşmanlığınızdan kaynaklanıyorsa size taraftardan önce fanatik kelimesinin anlamına bakmanızı öneririm. Bahsettiklerim ince espriler, arkaşlarınızla yaptığınız tatlı sataşmalar değildir. Bu düşmanlığı besleyenlerden yarın öbür gün ülkede sağduyulu hareketler beklemek zor değil mi sizce de? Beni bu yazı yazdığım için Fenerbahçe taraftarı ya da fanatiği olmakla suçlayanlar olacaklardır kendi fanatiklik duyguları yüzünden. Yararı olur mu bilmem ama ne yapılan anons sonrası gelen şampiyonluğa sevindim ne de gerçeğin anlaşılmasından sonra kaybedilen şampiyonluğa üzüldüm. Benim takımın galip gelemediği sürece gelen şampiyonluğa sevinme ihtimalim de yoktu zaten. Belirtmek isterim ki bizimkisi sadece sempati. Ayrıca bir Göztepeli olarak geçen sene playoff'larda Ksk-Kasımpaşa maçında da İzmir ekinin atkısını takarak desteklemiş biri olarak söylüyorum ki iğneyi önce kendinize batırın....

Lig hakkındaki önceki görüşler için buraya ve buraya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder